Eylül, 2013 için arşiv

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Büyükada büyük bir evrim geçiriyor. Bir Büyükadalı sakin olsam, bu durumdan nefret ederdim. Sessizlik için adaya gelen veya burada yaşayan insanların evlerinin önünden artık her saatte yüzlerce insan geçiyor ve bunların yüzde 70’i artık Arap.

Büyükadalıların işi artık zor. Belli ki kaçıyorlar. Bir zamanlar hangi evde kimin oturduğunu bilen sıradan bir esnaf, manav, kasap artık bu küçüçük yerde yeni açılan otellerin hızına bile yetişemiyor.

Büyükada değişiyor. Esnaf kazanıyor, farklı tipte, kimlikte insanlar geliyor. Büyükada kültür şoku yaşayarak değişiyor. Maalesef her yer kebap ve at dışkısı kokuyor. Ürünler kalitesiz, yemekler lezzetsiz, özentisiz. Neden? Çünkü artık burası bir turizm cenneti. Sen gelmesen de olur, nasıl olsa başka biri gelecek, eli mahkum.

Böyle bir Büyükada’da yeni açılan bir butik otel var. Gerçekten insana, kokuya, gereksiz kalabalığa bir ara veriyor. Ada Palas Butik Otel. Bu yaz başlayan ve adımı ‘Butik Ahmet’e’ çıkartan maceramızın bu yazki son durağı.

Yeni açılmış. Odalar sunta kokuyor. Eski bir konak. Yüzde yüz yenilenmiş. Hem de büyük bir zevkle. Odalar oldukça başarılı. En ince ayrıntıya kadar düşünülmüş. Yataklar, perdeler, abajurlar, her şey sizi bir saraya götürüyor adeta. Çeşme kadar olmasa da bir butik otel havası sunuyor.

Otel kadar oda kadar bahçesi de çok güzel, şirin. Kahvaltıları da hem göze hem de damağa hitap ediyor. Buranın bir geceliği 200-250 arası değişiyor. Bu parayı da gerçekten sonuna kadar hakediyor.

Butik Otel’i farklı kılanlardan biri sahipleriyle misafirlerin içli dışlı olmasıdır. Ne olursa olsun sahipleri de orada bulunmalı ve gelen insanların hatrını sormalı, onları dinlemeli, sıcaklık kurmalı. Emin olun böyle olunca o misafirler sadece konaklama değil sizin için de gelecektir.

Sözün kısası, Ada Palas Butik Otel Büyükada sınırları içerisinde her isteğinizi fazlasıyla karşılayabilecek bir yer. Her şey muazzam.

Her yerde bir hata bulurum, her yeri, her yiyeceği beğenmem. Emin olun burası çok güzel.

Bu arada Büyükada’da gidilecek yerler diye arattığınızda Habertürk’ten Balçiçek Pamir’in yazısı çıkabilir. Çok net yazmış. Ama tercihlerinin hepsi berbat. Bence dikkate almayın…

Saygılar

2743b_Kusadasi_Kusadasi_01

Kuşadası’na geldiğiniz zaman yapmanız gereken ilk şey Efes’e gitmek. Dünyanın her yerinden turistler buraya geliyor ama biz hala burnumuzun ucundaki değeri bilemiyoruz. Giriş 25 TL. Müze Kartınız varsa ücretsiz. İçeriye girmeden suyunuzu temin edin. Yoksa zorlanabilirsiniz. Efes’in ardından hemen 15 dakika uzaklıktaki Meryem Ana’ya uğrayın. Meryem Ana’nın o tepede bir süre yaşadığı iddia ediliyor. Gelen hristiyanlar burada ‘hacı’ oluyor.

Efes ve Meryem Ana’nın ardından dönerken Artemis Tapınakları’na sonra da Maket Köy’e uğrayın. Maket Köy oldukça farklı. Giriş 5 TL. Özenle hazırlanmış bir köy yaşamının maket halleri ilginizi çekecek.

Gelelim Kuşadası’ndan notlara…

Kısa kısa restaurantlar hakkında bilgi vereyim, aklımda kaldığı ölçülerde… Rakı-Balık olarak aradığım lezzeti bulamadım. Güzel bir yer keşfedemedim. Cavit,

Çeşme’den sonra Jade oldukça vasat geldi. Jade ki Kuşadası’nın en kaliteli ve en sükseli yeri. Ama tuvaletler pis, patates kızartmaları oldukça kötü, yemekler iyi değil. Özellikle beach boylar ilgisiz. Fakat arkadaşlar buranın gece tam tersi olduğunu söylüyorlar. Bilemedim.

Gece hayatı derseniz Heaven’a uğradım bir kere. 1 saat kaldım. Yer bulmak zor. Özhan var sahnede. Yıllardan beri Kuşadası’nda Özhan. Birçok isim yetiştirdi ama artık yaşlanmış. Eski havasında değil.

Onun dışında marinada Ketch up adlı restaurant güzel bir akşam yemeği ihtiyacınızı karşılayabilir.

kuşadası’nın en büyük özelliklerinden biri de Avrupa çapındaki aqua parkları. Adaland tavsiyemizdir. Çok eğleneceksiniz.

Kendine has güzel bir fast foodları var. Adı Çarşaf. Kumruyu andırıyor ama değil. Çarşı içinde bulabilirsiniz.

Bu arada otel tavsiye edemeyeceğim. Bir otelde kaldım. Oldukça kötüydü. Adı: Türkin Otel. Buraya gitmeyin diğer her oteli hatta pansiyonu tercih edebilirsiniz.

Saygılar

S0014764-1600x1200

S0034786-1600x1200

Balçiçek Pamir’den okumuştum.  Bir Büyükada yazısıydı.  Rakı balık için sahildeki By Şükrü’yü önermişti.  Ona uydum. Yanıldım. Şu an bu satırları mekandan yazıyorum. Tamam manzara güzel tamam turistler hariç Büyükada güzel ama önümüzdeki beş çeşit meze tam bir hayal kırıklığı.  Peynir günlerce dolapta beklemiş gibi. Asla bir rakı peyniri değıl. Deniz börülcesi haşlanmaktan yok olmuş. Sarımsağın adı yok. Mezeleri bari ara sıcaklarla kurtaralım dedik. Kalamar söyledik olmadı. Hadi bir şans daha dedik. Bu kez terayağında karides tercih ettik ve bittik. 35’lik rakının son birer dublesini ekmekle yedik.  Hemen Büyükada’yı terk ederiz o saatte zor olur diye kahveyi sipariş edecek güç bile bulamadık kendimizde.  Balık yok. Hesap da 180 TL geldi iki kişi. Nasıl ?

Şu ana kadar bu blogda yer alan en kısa yazıdır. Notu alana…